devlet sosyalizmi ne demek?

Devlet sosyalizmi, Ferdinand Lassalle tarafından teorileştirilen; sosyalist hareket içinde, kapitalizmden sosyalist üretim tarzına veya komünist topluma geçişte geçici bir önlem olarak ya da sosyalizmin bir özelliği olarak, üretim araçlarının devlet mülkiyetini savunan, özel mülkiyete karşı politik ve ekonomik bir ideolojidir.12 Tüm endüstrilerin ve doğal kaynakların devlet mülkiyetinde olduğu, devlet tarafından kontrol edilen planlı bir ekonomiyi savunur.3

İktisat Sözlüğü ise "Doktrindeki sınırları berrak olmayan ve günümüzde pek kullanılmayan bir terimdir. On Dokuzuncu Yüzyıl sonlarında Marksizm akımı dışında kalan ve kaynağını Hegelizm'den alan solcu iktisadi fikir hareketleri bu terimle ifade edilmiştir. Kürsü Sosyalizmi ile Devlet Sosyalizmini birleştiren doktrin tarihi yazarları olmuştur. Rodbertus ile Lassalle'in doktrindeki yerlerini ilmi Sosyalizm'den ayırarak Devlet Sosyalizmi içinde gösterenlere rastlanmıştır. Avusturya'da Schaffle'in ve İngiltere'de Leslie ile Ingram'ın Devlet Sosyalizmini temsil ettiklerini belirten tahlilciler görülmüştür. Devletçilik, müdahalecilik ve Dirijizm kavramlarıyla Devlet Sosyalizmi teriminin aynı anlamda veya yakın anlamlarda kullanıldığı dikkate çarpmıştır." şeklinde devlet sosyalizmini tanımlamıştır.4

Zaten terim olarak, devlet sosyalizmi, Sovyetler Birliği gibi Marksist-Leninist devletlerin ekonomik sistemlerine atıfta bulunarak, devlet planlamasının bu ekonomilerdeki rolünü vurgulamak için genellikle devlet kapitalizmi ile birbirinin yerine kullanılır ve söz konusu sistemin eleştirmenleri buna daha fazla atıfta bulunur.5

Bugün, devlet sosyalizmi esas olarak Marksist-Leninistler ve sosyalist bir devleti destekleyen diğer sosyalistler tarafından savunulmaktadır.67

Tarihsel Gelişimi

Devletin sosyalizmdeki rolü sosyalist hareketi ikiye böldü. Devlet sosyalizmi felsefesi ilk olarak Ferdinand Lassalle tarafından açık bir şekilde açıklanmıştır. Karl Marx'ın bakış açısının aksine, Lassalle, ana işlevi mevcut sınıf yapılarını korumak olan sınıf temelli bir iktidar yapısı olarak devlet kavramını reddetti. Lassalle, devletin "sönmeye" mahkum olduğu şeklindeki Marksist görüşü de reddetti. Lassalle, devleti sınıfsal bağlılıklardan bağımsız bir varlık ve bu nedenle sosyalizmin başarılması için gerekli olacak bir adalet aracı olarak görüyordu.

Devlet sosyalizmi, geleneksel olarak, sanayinin kamulaştırılması yoluyla üretim araçlarının kamu mülkiyetini elde etmenin bir yolu olarak görülmüştür. Bunun, sosyalist bir ekonomi inşa etme sürecinde bir geçiş aşaması olması amaçlanmıştır. Kamulaştırmanın amaçları, zenginleri mülksüzleştirmek ve sanayiyi konsolide etmekti, böylece kâr, özel servetten ziyade kamu finansmanına gidecekti. Ulusallaştırma, üretimi sosyalleştirme, çalışan yönetimini tanıtma ve üretimi kârdan ziyade doğrudan kullanım için üretmek üzere yeniden düzenlemeye yönelik uzun vadeli bir sürecin ilk adımı olacaktı.8

Atatürk ve Devlet Sosyalizmi

Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkeye devlet sosyalizmini getirmek istediğini bazı kaynaklar iddia etmektedir.

Bunlardan birisine, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1919'da Samsun'a çıkışının ardından Havza'da, Sovyet heyetinin başında bulunan bir albayla yaptığı görüşmede tanık olunmuştur. Atatürk, Sovyet albayının yönelttiği, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin biçimi konusunda, "Yâni Bolşevikliğin prensipleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyet değil mi, Generalim?" sorusuna karşılık, "Öyle olacak, devlet sosyalizmi dersek, daha doğru söylemiş oluruz" yanıtını vermiştir.''9

Yine Kurtuluş Savaşı döneminde çıkarılan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde, devlet sosyalizmine dair şöyle bir yazı bulunur: "Sosyalizm’in pek çok esaslarını, milli idaremizi bozmadan alır, tatbik ederiz. Şirketleri yavaş yavaş millileştiririz. Hükümet tekelini halk lehine çoğaltırız ve ayrıntısı burada uzun sürecek daha birçok ıslahat yaparız. Özel tabiriyle, bir nevi devlet sosyalisti oluruz. Fakat hakiki vasfımız, Avrupa matbuatının verdiği isimdir: Ulusçu Türk hükümeti!"10

Bir diğerini ise Prof. Dr. Reşat Kaynar aktarmıştır:

"1932 yılının Temmuz ayında, Ankara'da Birinci Türk Tarih Kongresine katılmıştım. Atatürk, her oturumu dikkatle izliyordu. Kongrenin sonunda verilen bir çaylı toplantıda, Atatürk'le iki saati aşan bir süre içinde konuşmuştuk. Bu konuşmanın önemli noktalarından biri de, Kemalizm hakkındaki sözleriydi. Atatürk:

'- Kemalizm diyorsunuz. Ne demek Kemalizm? Kemalizm demek (Socialisme d'Etat) demektir.' tarzında konuşarak, kamu teşebbüsünü savunmuştu.

26 Ağustos günü, İş bankasının kuruluş yıldönümünde de, özel teşebbüs hürriyetinin, iktisat siyasetindeki olumlu mevkiine işaret etti. Böylece Türkiye'nin ekonomik yapısına uygun bir iktisat siyaseti arayan Atatürk'ün, çeşitli şartlar altında, çeşitli davranışlarını görmüştük" 11 Reşat Kaynar bu anısında, aslında bu söylemlerin Atatürk'ün pragmatizminden kaynaklandığını söylemiştir.

Mahmut Esat Bozkurt ise devlet sosyalizmini şöyle tanımlar: "Devlet Sosyalizmi, özel mülkiyeti tanıyan, fakat insanın insan tarafından sömürülmesini önlemek ve milli kalkınmayı başarmak için devlete ekonomik işlerde kontrol ve teşebbüs hak ve yetkilerini kabul eden bir sistemdir."12 Lakin bu tanım, devlet sosyalizminin teorisyeni olan Lassalle'nin tanımıyla çelişmektedir.

Dipnotlar

Orijinal kaynak: devlet sosyalizmi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Tucker, Benjamin (1985) [1886]. State Socialism and Anarchism and Other Essays: Including the Attitude of Anarchism Toward Industrial Combinations and Why I Am an Anarchist (1st ed.). Colorado Springs: Ralph Myles Publisher. .

  2. Dictionary.com | erişimtarihi = 27 Şubat 2021 | dil = İngilizce | çalışma = www.dictionary.com | arşivurl = https://web.archive.org/web/20160412132913/https://www.dictionary.com/browse/state-socialism | arşivtarihi = 12 Nisan 2016}}

  3. Pena, David S. (21 September 2007). "Tasks of Working-Class Governments under the Socialist-oriented Market Economy". Political Affairs. . Retrieved 8 February 2020.

  4. Nove, Alexander (1991). The Economics of Feasible Socialism Revisited. Routledge. p. 176. "The original notion was that nationalization would achieve three objectives. One was to dispossess the big capitalists. The second was to divert the profits from private appropriation to the public purse. Thirdly, the nationalized sector would serve the public good rather than try to make private profits. [...] To these objectives some (but not all) would add some sort of workers' control, the accountability of management to employees".

  5. Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, s. 339.

  6. Reşat Kaynar, Atatürkçülük Nedir?, Varlık Yayınları, 1965, s. 144.

Kategoriler